
Kocaeli'deki Sessiz Tehdit Gölcük ve Karamürsel’de Çevre Sorunları Derinleşiyor
Katıldığım bir çevrimiçi toplantıda bir çevre aktivisti “Kocaeli bitmiş abi” demişti. Geçen yıl katıldığım Uluslararası Örgütlenme Özgürlüğü Konferansı’nda Kocaeli’den geldiğimi öğrenen bir çevre derneği yönetim kurulu üyesi ise “Kocaeli’de çevreyi nasıl koruyorsunuz?” diye sormuştu. Koruyamıyoruz zaten…
Geçen hafta Kandıra’daki çöp tesisinden, Kartepe’ye yapılmak istenen haddehaneden ve Başiskele’deki kimyasal tanktan bahsetmiştim. Bu hafta Gölcük ve Karamürsel’e gittim. Değirmendere’de oturduğum için Gölcük’e uğramak kolaydı. Karamürsel’e ise haftada bir, bazen iki kez gidiyorum. Gölcük’te yaşanan çevre sorunlarını daha yakından öğrenmek için önceki dönem CHP Belediye Meclis Üyesi ve Belediye Başkan Adayı Ziraat Mühendisi Özgür Yılmaz’ı aradım. Ortak dertlerimizi samimi bir şekilde konuştuk. Ve sonra… Suların anlattığı hikâyeleri dinlemeye başladım.
Gölcük’te Dere Değil, Zehir Akıyor
Her yıl aynı manzara: Gölcük sahilinde sabah yürüyüşüne çıkanların burnunu buruşturan pis bir koku. Beyoğlu Deresi yine kirli akıntısını sahile taşıyor. Köylerden gelen hayvan atıklarıyla dolan dere, denizle buluştuğunda sadece su değil; kirlilik, koku ve yaşamı yok eden bir tehdit de getiriyor.
Gölcük Belediyesi ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi zaman zaman temizlik çalışmaları yapıyor. Ancak asıl sorun, derenin kaynağındaki kirliliğin önlenememesi. Uygulanan para cezaları düşük ve etkisiz. Sorunun tekrarlanmaması için kalıcı önlemler alınmadıkça, bu manzara her yıl aynı şekilde karşımıza çıkmaya devam edecek.
Bir zamanlar bu derede doğal denge vardı. Ancak bugün, bu su artık yaşam taşıyamıyor. Her geçen yıl, doğanın yeniden kaybolan parçalarına bir yenisi ekleniyor.
Gölcük’teki Egzoz ve Kirlilik Sorunu: TÜVTÜRK Tesisleri
Gölcük karayolu üzerindeki TÜVTÜRK tesislerini çoğunuz bilirsiniz, değil mi? TÜVTÜRK tesislerinin arkasındaki mahalle halkı uzun süredir sesini duyuramıyor. Gölcük’te de Kartepe’de olduğu gibi bir Ahmet amcam var. Büyüklerimin deneyiminden faydalanmayı seviyorum. Ahmet amca “TÜVTÜRK hakkındaki şikayetleri devamlı dile getiriyoruz ancak ilgilenen yok” diyor. Tesislerin arkasındaki mahalle ikiye ayrılmış durumda ve tam anlamıyla egzoz dumanına ise kirliliğe boğulmuş.
Halıdere'de Taşocağı Tehlikesi: Doğaya Sahip Çıkmak
Gölcük’ün Halıdere Mahallesi’nde yeni bir taşocağı açılmak isteniyor. Daha önce aynı bölge için açılmak istenen taşocağı, halkın açtığı davayla durdurulmuş ve ÇED iptal edilmişti. Ancak bu kez başka bir firma, başka bir izinle geri döndü. Söylentilere göre yollar bile yapılmaya başlanmış.
Halıdere halkı sosyal medyada yeniden sesini yükseltiyor. Çünkü mesele yalnızca bir taşocağı değil; doğaya sahip çıkma meselesi. Halıdere'nin ormanları, yolları ve kıyısı yine tehdit altında.
Halıdere’nin gençleri yine kararlı. Bu taşocağını yaptırmayacaklar. Sosyal medyada Halıdere ile ilgili gruplarda seslerini duyurmaya çalışıyorlar ama artık sokağa çıkmaya kararlılar…
Karamürsel: Sessiz Kirliliğin Kıskacında
Karamürsel’de ilk bakışta büyük bir çevre sorunu görünmeyebilir. Ama bu, sorunların olmadığı anlamına gelmiyor. İlçeye bağlı Taşağıl bölgesinde faaliyet gösteren bir taşocağı hâlâ çalışıyor. Ruhsatı 2026 yılına kadar geçerli. Sessizce dağlar oyuluyor, çevre değişiyor.
Bununla da sınırlı değil. Yalova’daki özel tersanelerden denize karışan kirlilik, akıntı yoluyla Karamürsel kıyılarına ulaşıyor. Karşı kıyıdaki sanayi tesislerinden gelen hava kirliliği ise kuzey rüzgarlarıyla Karamürsel’e taşınıyor. Yani ilçe, hem sudan hem havadan çevresel yük alıyor. Görünmeyen, konuşulmayan bir tehlike: Sessiz kirlilik.
Aynı Deniz, Aynı Hava, Aynı Mücadele
Gölcük ve Karamürsel… Aynı kıyının çocukları. Aynı denizi paylaşıyorlar, aynı gökyüzüne bakıyorlar, aynı tehditlerle karşı karşıyalar.
Bir derenin kirlenmesi yalnızca bir mahalleyi ilgilendirmiyor. Bir taşocağının açılması sadece kuşların göçünü etkilemiyor. Her parça, bütünün içinde bir yankı oluşturuyor.
Bakalım gelecek hafta Kocaeli’nin kanayan yarası batı yakasındaki ilçelerde nelerle karşılaşacağız?
Doğayı korumak; yalnızca çevrecilerin, derneklerin, meclis üyelerinin değil, hepimizin görevi. Kocaeli’de doğa artık sessiz değil. Ama biz onu duyabiliyor muyuz?