Rabia, Hürriyet’in Uykularını Kaçırmış.
....
İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, İzmit’te Fatma Kaplan Hürriyet…
İkisi de siyasi hırsları ve ihtirasları bakımından biraz birbirini andırıyor.
İmamoğlu Cumhurbaşkanlığı hayali ile İstanbul’a hizmet etmiyor, Hürriyet’te Büyükşehir hayali ile İzmit’e
Kazanmayı hak etmedikleri bir seçim geçirdiler.
İkinci dönemlerini, oy kaybı yaşamalarına rağmen kucaklarında buldular.
Seçmenin Türkiye geneli yaptığı sandık protestosu, maalesef hem İstanbul’a hem de İzmit’e beş yıl daha kaybettirdi.
Hürriyet, ‘Güçlü Meclis, Güçlü Başkan’ sloganı ile yola çıktı.
İstediği de oldu.
Fark eden?
Koskoca bir hiç…
İzmit mutsuz.
İzmitliler mutsuz.
Belediye işçileri mutsuz.
Esnaf mutsuz...
İzmit’te gerçek anlamda değişen hiçbir şey olmadı.
İzmit Belediyesi;
hesap vermeyen, ne yaptığı ne ettiği bilinmeyen, sorulan sorulara cevap vermeyen, kapalı kutu haline geldi.
'İzmit’te kavga gürültü olmaz 'diye düşünenler yanıldıklarını kısa sürede anladılar.
Geçtiğimiz dönem ’çalıştırmıyorlar, engelliyorlar’ bahanelerinin, hizmetsizliğin ve beceriksizliğin üzeri örtülmek için ortaya atıldığı artık çok açık.
Örnek vermek gerekirse;
Büyükşehir’in el atıp yapmak istediği, Hürriyet’in kargaşa planları ile vermemek için ortalığı karıştırdığı cumhuriyet parkı ortada.
Hali içler acısı…
O gün, bu gün bir tane çivi çakılmadı.
İkinci döneminde, meclis çoğunluğu elinde bulunmasına rağmen ortaya hiçbir şey koyamadı.
Bırakın meclisi, vatandaşlar bile ‘çöplerimiz toplanmıyor’ diyemez hale geldi.
Kim dediyse, hangi gazeteci bunu gündeme getirip kaleme aldıysa, Hürriyet’in gazabından nasibini aldı.
İkinci döneminde oturduğu makamın gücüyle adeta İzmit’te ali kıran baş kesenliğe soyunmaya kalktı.
Karşısında, yani cumhur ittifakı kanadında kavga edecek kimseyi bulamaması,
Hürriyet’i geçen döneme nazaran geri plana itti.
Hürriyet, kavga ettikçe, mağduru oynadıkça, paun kazandığını düşünen bir aktör.
İzmit’te; kavga, sataşma ve didişme olmadığında,
yani hedef saptırılmadığında,
İzmit Belediyesi’nin iyi yönetilmediği gözler önüne seriliyor.
Hülasa,
Hürriyet kendince paun kazanıyorum diye düşünse de,
görev süresinin bittiğinde bu şehir de kavga etmedik, didişmedik, itibarına yönelik saldırmadık kimse bırakmadığını çok net görecek.
Çoluk çocuğunu düşünmeden trollerinin önüne atarak, linç ettirdiği o insanların ağı bürgün ayaklarına dolaşacak.
Hürriyet’in eleştiriye kapalı, hataları söylendiğinde çılgına döndüğünü ve hatasını kabullenmediğini yakın çevresi çok iyi biliyor.
Bugün yola çıktığı birçok isim yanın da dahi yok.
Yakın olmayan çevresi de,
öğrenmek istiyorsa, sosyal medya hesaplarına giderek yorum yapmayı denesinler.
Etrafında, oluşturduğu yalaka kitlesinden başka kimsesi yok.
Onların da kim olduğunu, ne işler yaptığını bilmeyen yok.
Bunlardan bir tanesinin en az 10’un üzerinde sahte sosyal medya hesabı var.
Bakmayın sosyal medya hesabı üzerinde Hürriyet’i savunur gibi gözüken yağlı ballı yorum yapanların çokluğuna.
Profillere girildiğinde çoğunun sahte hesap olduğunu göreceksiniz.
Etrafında olmayan organik çoğunluğu,
sosyal medya üzerinde sahte hesaplar ile tamamlamaya çalışıyor.
Hürriyet’in herhalde göreve geldiği günden beri bu kentte davalık olmadığı gazeteci kalmamıştır..
Bunlardan biri de benim.
Hiçbir cacık olmuyor, buradan duyuruyorum.
Muhabir kardeşlerimiz; sakın çekinmeyin, korkmayın.
Eğer siz yaptığınız haberden eminseniz, gerisi boş lakırtı...
Bakmayın siz onların süslü cümlelerine.
Basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, falan filan diyerek gazetecileri savunduklarına.
Özel günlerde gazetecileri yağlayıp balladıklarına…
Baskı ve dikta hep yanı başlarında.
Yıldırma, korkutma politikaları hep ellerinde.
İlk fırsatta karşılarında kim olursa olsun, balyoz gibi vururlar kafalarına.
Bunlar istiyor ki;
Yiyelim, içelim, çalalım, çırpalım, peşkeş çekelim, bunu kimse görmesin.
Gören yazan olduğun da tehdit eder, mağduru oynar, trollerimizin önüne atar, linç ettirir, üzerini örteriz.
Bu saldırılar ile ben de çok mücadele ettim.
bizden sonra da elbette mücadele edenler de olacak.
Onlardan biri de, Rabi Cimcik.
Bana öyle geliyor ki, Hürriyet bu sefer sert bir kayaya çarpmış.
İzmit Belediyesi’ni ve Hürriyet’i gündemine alan haberleri yüzünden meclis kürsüsünden beddua yiyen Kocaeli Fikir Gazetesi muhabiri Rabia,
Belli ki, Hürriyet’in uykularını kaçırmış.
Gazetecilere, gencecik muhabir kardeşlerimize beddua edecek kadar çirkinleşmeye başlanıldıysa,
erime başlamış demektir.
Rabia’yı ben yetiştirdim.
İsterseniz bir de benden dinleyin onu…
Bu şehire öğrenci olarak gelmiş, çok değerli bir aileye sahip, pırıl pırıl bir kardeşimiz.
bu kentte sahipsiz değil yani....
Benim gibi birçok ağabeyi, arkadaşı, seveni var.
Üniversite yıllarının hemen başlarında, yanımda staja başladı.
Ona ilk önce;
Doğru ve dürüst,
asla eğilmeden,
korkmadan,
inandığı doğrularını savunan,
gazeteci olmasını tembihledim.
Her duyduğuna inanmayacak kadar akıllı,
her gördüğünü haber yapmayacak kadar da zekidir.
Araştırmadan, teyit etmeden yaş tahtaya asla basmaz.
Kendinden emin olmasa, başını asla ve asla ağrıtmaz.
Ama kendinden ve haberinden eminse,
feriştahı gelse ona geri yaptıramaz.
Yalanı yoktur, yalan yazmaz.
OF’lu inadı vardır..
Çok hırslı, azimli ve tuttuğunu koparan bir kardeşimiz.
'Ben bunu yapacağım' dedi mi, yapar.
Bunu ben gördüm.
Bu sebeple, Hürriyet Rabia’yı küçümseye bilir..
Süslü cümle kurmayı iyi beceren metin yazarları sayesinde, kendini güçlü görebilir.
Makamından olsa gerek, yoksa gazeteci Rabia'nın yanında bir hiç...
Kendine dişli bir rakip seçmiş.
Ne diyelim bol şans.
Rabia kapalı kutuya dönüşmüş İzmit Belediyesi’ne çomak sokmuş,
haliyle Hürriyet’in gazabından nasibini almaya devam edecek.
İzmit’te insanlar kapılarının önünde biriken çöpü,
belediyeyi arayarak zorla aldırmaya çalısakoyulsun.
Başkan Hürriyet de bu kentte emekleriyle gurbette ekmek parası kazanmaya çalışan muhabir kardeşlerimiz ile uğraşmaya devam etsin.
Ne diyelim 'işi olan işiyle, işi olmayan da kişiyle uğraşır.'
Rabia'nın işi gazetecilik...
Bunun gereğini gayet güzel birşekilde yapıyor.
Bu kentte İşine gelmeyen haberleri yapılanlar,
gazetecilik hakkında yorum yapmaya,
gezetecilere ve muhabirlere iş öğretmeye,
akıl vermeye bayılıyor zaten.
Biz buna alıştık...
Bu vesileyle;
bu şehirde bir muhabir yetiştirmenin haklı gururunu yaşıyorum.
Rabia mesleğinin gereğini neyse onu yapacak, asla boyun eğmeden.
Ama sen bürgün gideceksin…