
"Madleen" Gemisine Saldırı Tepkileri Çığ Gibi Büyüyor
Gazze’ye insani yardım taşıyan ve içinde Türk vatandaşlarının da bulunduğu “Madleen” adlı geminin, uluslararası sularda seyir halindeyken İsrail güçlerince engellenmesi büyük tepki topladı
Olay, hem uluslararası hukuk uzmanları hem de insan hakları savunucuları tarafından ciddi bir ihlal olarak nitelendirildi.
İsrail’in, seyrüsefer özgürlüğünü ve deniz güvenliğini açıkça tehdit eden bu eylemi, Netanyahu yönetiminin Gazze ablukasını sürdürme kararlılığının yeni bir kanıtı olarak değerlendiriliyor. Gazze’ye insani yardımın ulaşmasını engelleyen bu saldırgan tutum, bölgedeki insani krizi daha da derinleştirirken, uluslararası toplumda İsrail’e karşı artan tepkilerin fitilini ateşledi.
Uluslararası hukuk çerçevesinde, özellikle Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre, açık denizlerde seyir özgürlüğü temel bir haktır ve insani yardım taşıyan gemilere müdahale yasaktır. Ancak İsrail’in bu müdahalesi, hem bu hakları çiğnemekle kalmadı hem de Gazze’deki ablukanın devamını sağlamak adına bir caydırıcılık politikası olarak yorumlandı.
Uzmanlar, Gazze’de insani yardımın engellenmesinin “insanlık suçları” kapsamına girebileceğine dikkat çekiyor. Bölgede süregelen abluka ve kısıtlamalar nedeniyle temel ihtiyaç maddeleri, ilaç ve gıda yardımları Gazze halkına ulaşamıyor. Bu da uluslararası toplumda İsrail’in “soykırım politikaları” yürüttüğü eleştirilerini gündeme getiriyor.
Türkiye başta olmak üzere birçok ülke ve insan hakları örgütü, İsrail’in bu hukuk dışı tutumuna sert tepki gösterdi. Yetkililer, insani yardımın kesintisiz şekilde Gazze’ye ulaştırılması için uluslararası mekanizmaların harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.
Gazze halkının çektiği acıların sona erdirilmesi ve barışın sağlanması için diplomatik girişimlerin hızlanması bekleniyor. Ancak şu an için İsrail’in sert politikaları ve uluslararası hukuku ihlal eden uygulamaları, bölgedeki krizin daha da büyümesine neden oluyor.