ALTIN TEPSİDEKİ ÇÖZÜMLER
Bizim zamanımızda üniversiteye girerken önce tercihler yapılır sonra sınava girilirdi. Normal şartlar altında alabileceğini düşündüğün en yüksek bölüm ve okullardan başlanır aşağıya doğru 18 tercih sıralanırdı. Ben İstanbul üniversitesi İngilizce iktisat bölümünü kazandığımda bir alt tercihimde ODTÜ psikoloji vardı. Kendimizi ve ne istediğimizi tam olarak tartamadığımız, genel eğilimlere göre tercihler yaptığımız bir sürü psikolojisi dönemindeydik. Çok kereler bir tık az puan alıp psikoloji okusaydım nasıl olurdu diye düşünmedim değil. Bununla birlikte okuyup, araştırıp, gözlem ve analiz yapmaktan uzak kalmadım. Özellikle anne olduktan sonra çocukların sağlıklı birer yetişkin olabilmeleri için önce ebeveynlerin kendini yetiştirmesi gerektiği hissettim. Geçen gün küçük kızım bana “seni ben doğurdum anne” dedi. Evet, beni o doğurdu. Onlar olmadan önce başka bir bendim. Hayatta defalarca doğuyoruz, her birimiz Matruşka bebekler gibiyiz. Bizi etkileyen her insanla her olayla bir kez daha bir benlik kazanıyoruz. Ne çok şey öğreniyoruz. Elde ettiğimiz her tecrübeden bir erdeme ulaşıyoruz. Yaşadığımız olayla varmamız gereken öğretiye varamadığımızda soru aynı yerden bir daha geliyor. Bir daha, bir daha... Ne zamanki cevabı biliyoruz, ibre başka konulara dönüyor.
Bugün aslında yazmak isteğim konu çocuklara altın tepsilerde sunduğumuz çözümler. Çocuğa derdinin tamamını söylemesine fırsat dahi vermeden çözüm önerileri sıralamayan varsa önünde saygı ile eğilirim. Sonucun onun hayattaki gerçek başarısına engel olmak olarak düşünmediğimiz için elimizden geldiğince derdine derman olmayı vazife biliriz. Oysa bizi güçlü yapan verdiğimiz mücadeledir. Etrafınızda 60 yaşına gelmiş ancak basit bir durumda bile çözüm bulamamış ergenler yok mu? Muhakkak ki hayatları boyunca çözüm noktasında hep biri ellerinden tutmuş. Ağaç yaşken eğilir misali ilerlemiş yaşına rağmen hala en ufak derdine çözüm bulamayanlara yapacak bir şeyimiz yok. Ancak elimizdeki taze dallar ilerde kendileri çiçeklenmeyi becerebilsinler diye çözüm yollarını bulmalarına izin vermek gerekiyor.
Her anne baba çocuklarının hayatta başarılı olmasını ister. Sakın akademik başarıdan bahsettiğimi düşünmeyin. Kızlar bana bir sorunlarını anlattıklarında öncelikle onlara sorun olarak gördükleri durumun gerçekten onları ne kadar etkilediğini soruyorum. Ardından “ne düşünüyorsun ya da ne yapabilirsin?” Sorusu geliyor. Yapabileceklerinin farkına varmaları kendi ağızlarından çözüme gidebilmeleri onları cesaretlendiriyor. Bazen o noktada da tıkanıklık olabiliyor. O zaman “benden ne istiyorsun?” diye soruyorum. Ve en can alıcı nokta bence burası hiçbir şey istemeyebiliyorlar. Çoğu zaman sadece onları dinlememizi istiyorlar. Yaptığımız onları hayata hazırlamaktan başka bir şey değil. Bu konuda sen ne düşünüyorsun ya da ne yapabilirsin sorularına yanıt bulmak belki ilk zamanlar onu zorlayabilir. Ancak gün geçtikçe bir bakacağız bize yaşadığı sorunu ve nasıl hallettiğini anlatacak. Ya da hiç ruhumuz duymayacak, o işini çoktan yoluna sokmuş olacak.
Haydi bakalım yetişkinler bulduğunuz çözümleri kendinize saklayın. Cebinizde dursun çok gerekmedikçe de çıkarmayın. Çok kıymetli rahmetli hocamız Doğan Cüceloğlu’nun sevdiğim bir hikayesi ile konuyu bağlamak isterim.
"Yirmi altı yaşındaydım. Amerika'ya yeni gitmiştim. Osgood'un araştırma asistanlığını yapıyorum. Aynı odada, John ve Gary adında iki asistan daha var. Bir cumartesi günü ofise gittiğimde, halının üstünde emekleyen bir oğlan çocuğu gördüm. Gary oğlunu getirmişti. Herkes kendi işini yapıyordu, ben de masama oturdum, çalışmaya başladım. Odada oldukça alçak meşin bir koltuk vardı. Fark ettiğimde, çocuk ona çıkmaya çalışıyordu. Bir bacağını atıyor, tutunuyor ama bir türlü koltuğa çıkamıyordu. Çocuk bunu dört beş kez denedi. Baba bir yandan çalışırken bir yandan göz ucuyla oğlunu takip ediyordu. John ise hiç ilgilenmiyordu; tamamıyla kendi işiyle meşguldü. Çocuk yine deneyip çıkamayınca yerimden kalktım, çocuğun koltuk altlarından tuttum. 'Hoppa!' dedim ve onu meşin koltuğun üstüne bıraktım. Çocuk hiç beklemiyordu, önce şaşaladı, sonra koltuğun üstünde öyle kalakaldı.
O zaman bilmiyordum, ama şimdi biliyorum, benim anlam çerçevem içinde o küçük çocuk benim yeğenimdi, ben de onun amcası. İçinde büyüdüğüm kasabanın anlam çerçevesi o çocukla aramızdaki ilişkiyi öyle tanımlamıştı. Yeğenim koltuğa çıkmaya çalışıyordu ve amcası olarak ona yardım etmek bana düşerdi. Çünkü babası Gary ve amcası John bir şey yapmaya pek niyetli gözükmüyordu!
Vazifesini yapmış bir amcanın mutluluğu içinde gülümseyerek Gary'e baktım. 'Neden yaptın?' diye sordu. Vazifesini yapmış bir amcanın rahatlığı içinde, 'Çıkmaya çalışıyordu' dedim. Gary, 'ben de biliyordum çıkmaya çalıştığını, sen niye yaptın?' diye üsteledi. Şaşırdım ve sinirlendim. İçimden, bu Amerikalılara iyilik yaramıyor, diye düşündüm. Ama merak etmekten de kendimi alamıyorum. Sonra sordu, 'Sen ne yaptığının farkında mısın?' İçimden yine sinirlendim. İstanbul psikolojiyi bitirmiş, iki yıl asistanlık yapmış, aydın bir insandım. Ne yaptığımın farkında olmayacak biri değildim. 'Bak' dedi, 'Çocuk koltuğa çıkacağına inanıyordu. Belki yarım saat, belki bir saat uğraşacaktı ama eninde sonunda çıkacaktı. Öyle ucundan tutmuyordu, çıkacağına inanmış biri olarak, kedi yavrusu gibi tutunmuştu. Bırakmayacaktı, deneyecek, deneyecek, en sonunda çıkacaktı. Çıkınca dönüp bana bakacaktı. Ben de ona, çıktın, diyecektim. Sonra inecekti, yine uğraşacaktı, bir saatte çıktığını belki yirmi dakikada çıkacaktı. Bugün bütün gün onunla uğraşacaktı ve belki de beş dakikada çıkar hale gelecekti. Bu onun bugünkü zaferi olacaktı. Sen onun zaferini çaldın!'Öylece bakakaldım. Bu hayatımda hiç unutmayacağım bir ders olmuştu bana.."
YAZARIN DİĞER YAZILARI
- KUTUPLARIN ÖTESİ 05 Ağustos 2024 Pazartesi
- CANIM KENDİMİN NARSİST DÜŞLERİ 11 Ocak 2024 Perşembe
- SAKINCALI AKIMLAR 12 Eylül 2023 Salı
- LGS’NİN ADALETİ 06 Haziran 2023 Salı
- SADECE BİRER YOLCUYUZ 12 Nisan 2023 Çarşamba
- GÜNCEMİZE ACI BİR TARİH DAHA EKLEDİK 15 Şubat 2023 Çarşamba
- KURBAN ROLÜ 02 Şubat 2023 Perşembe
- BİR FARKINDALIKTIR GİDİYOR 20 Nisan 2021 Salı
- ZÜLFÜYÂRA DOKUNMAZSA NE YAPSIN BİÇARE AKIL 02 Nisan 2021 Cuma
- KARANTİNA GÜNCESİ-2 12 Ekim 2020 Pazartesi