Seda Oruç'un kaleminden... LGS’NİN ADALETİ

06 Haziran 2023 09:24
Bir milyon iyi yüz elli bine yakın çocuk geçtiğimiz pazar günü liselere geçiş sistemi sınavına girdiler. Her biri ayrı ayrı yetenek ve cevher olan çocuklar, tek tip bir sınavla sınandılar!

Sadece yüzde onluk dilim içindekiler belli okullara yerleşecekler. Onlar akademik olarak başarılı! Diğerleri değil. Sistem biliyor mu ki çocuk sabah hangi ruh hali ile sınava girdi? Aslında yapabilme becerisi olduğu halde belki kaygıdan belki hastalıktan soruları çözemedi. Sonuç, bir yere yerleşme şansı olmayanlar mahalle mekteplerine ya da özel okullara gidecek. Çocukların sosyal yeteneklerinin sadece resim ve müzik dersi ile, bilemedin okulda açılmış kulüplerle sınırlı olduğu ya da ülkemizde pek az şehirde bulunan güzel sanatlar liseleri ile karşılık bulduğu bir sistemdeyiz. Öylesine akademik bilgi içinde yüzüyorlar ki ilgilerini ve yeteneklerini keşfetme imkânı dahi yok. Belki dikkatli birkaç veli bu anlamda çocuğunu kursa falan yolluyor ya da spor yapsınlar diye kulüplerdeler. Ancak o kurslar da sınav senesi askıya alınıyor. Neden? Çünkü bizim at diğer atların gerisinde kalmasın. Evet birer yarış atı gibi koşuyor çocuklar. Sadece koşmakla meşguller. Veliler de çoğu zaman atı kamçılamakla. Tabii bu süreçte kamçı atan çok. Çocuk olanaklar dahilinde, dershane, özel ders, sınav koçu ile de çalışıyor. Onlarca test kitabı,  farklı yayınevleri, rehberlik hizmetleri yetmedi psikolog veya nefes terapileri falan alınıyor. Veliler acaba hâlâ eksiğim var mı? diye deli sorular içinde. Eczaneden dikkat ve konsantrasyon için şuruplar, ilaçlar, bitkisel takviyeler alınıyor. Anneanneler, babaanneler dualarla hep destek oluyor.  Neymiş efendim? Çocuğumuz o beklenen yüzdelik dilime girer miymiş? Ee girmedi. Henüz duygularını bile kontrol edemeyecek yaştaki çocuklara yaptığımız zulüm ne olacak? En az çalışanın, hiç beklentisi olmayanın bile yaşadığı bir sınav yılı 8.sınıf. Ben çocuğumu bu çarkın içinde öğütmeyeceğim, diyebilen kaç veli var? Benim çevremde sadece bir kişi. O bile çocuğu için “Şimdi istemiyor ama ilerde umarım beni niye zorlamadınız, demez,” diyor. Çünkü bu çocuklar henüz 13-14 yaşlarındalar. Ne istediklerini bilebilecek bir olgunlukta olmalarını bekleyemeyiz. Sosyal bilimlerde çok yetenekli olan, tercihi o yönde kullanacak çocukların kazandıkları fen liselerini bıraktıklarını biliyorum. Her şeyine özendiğimiz o Batı’da hangi ülkede bu yaş grubu böyle sınavlara tâbi? Anlatılan sistemleri hayranlıkla ve imrenerek dinliyoruz. İlgilerine göre birkaç alanda staj yapıp, lise tercihlerini ona göre yapıyorlar. Her çocuk özeldir ve eminim her birinin kendine özgü farklı yetenekleri var. Bize tek tip bir model değil yaptığı işi en iyi yapan, severek yapan insanlar lazım. İşini severek yapanları tenzih ederim ama çocuk sevmeyen çocuk doktorları, sabrı bilmeyen öğretmenler, alet kullanamayan mühendisler, gülümsemesi olmayan satış görevlileri ile karşılaşıyoruz. Çocukların potansiyellerini keşfetmeleri lazım. Hayat boyu mücadeleyi sınava girmek değil yaptığı işi iyi yapmak olarak anlamaları lazım. Hayattaki en önemli sınavların akademik olmadığını bilmeleri lazım. Siz koltukta uyurken üzerinizi örten bir evladınız varsa sınavdan ne aldığı hiç umrunuzda olmasın. Sizinle oturup konuşan ya da vakit geçirmek isteyen bir çocuğunuz varsa ne kadar şanslı olduğunuzu unutmayın.

Bir nesil zor şartlarda, imkânları dâhilinde meslek seçtiler. En çok da, öğretmen liseleri, maliye okulları, meslek liseleri gibi ailelerine yük olmadan okuyup direk hayata atılabilecekleri mesleklerdi. Onların çocukları trend mesleklere veya bölümlere kurban gittiler. Pek çoğu okuduğu bölümün ne olduğunu bilmeden üniversiteye başladı. Şimdi elimizde bambaşka bir nesil var. Düşündüğümüzden çok daha akıllılar. Onlara hizmet eden birçok uyaranla beraber yaşıyorlar. Siyaset, ekonomi, savaş, seçim, çevre kirliliği, yenilenebilir enerji kısaca aklınıza gelen her şeyden haberleri var. Ancak öncelikleri bambaşka ve biraz da benciller. Onlara insani değerler temelinde kendilerini tanıyacakları alanlar açmamıza ihtiyaçları var. Sekizinci sınıf hayatlarının ilk sınav deneyimini onlara yaşatırken elde ettikleri akademik puanların ötesinde, biz veliler bundan nasıl faydalanırız diye düşünmek zorundayız. Sınav için feda ettiklerini düşündükleri bu süreçte yaşadıklarının onlara nasıl hizmet edeceğini göstermekle mükellefiz. Çünkü hiçbir emek karşılıksız kalmaz. Bunun karşılığı bu saçma sınavdan alınan puan değil ama belki mücadele gücü, belki kendine güven, belki disiplin, belki sorumluluk, belki planlama, belki onların bulacağı bambaşka bir şey. Yine de tek bir senelik bilgi ve neticesinde üç saatlik bir sınav ile alınan puan başarı kriteri olmamalı.  Başarı olsa olsa o neticeye yürüdükleri yol olabilir. Çocuklarımızı hayata bir lise sınavı değil ama bu sınav esnasında kazandıkları hazırlayacak.

 

YORUMLAR
  • Toplam 1 yorum
Demet 19:17 - 07 Haziran 2023

Kaç velinin gözü yaşlı çocukları geçtim

0 Beğenmedim

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazarın tüm yazıları
nutat çikolata
X