Korkulan başımıza gelecek! İzmit Körfezi yine gündemde
Geçtiğimiz yıllarda gündeme gelen ve halkı endişelendiren müsilaj İzmit Körfezi'nde yeniden görüldü. Bu durum halkın sağlığını tehdit mi ediyor, deniz salyası nedir, uzmanlar ne diyor? Detaylar haberimizde...
2021 yılında Marmara Denizi'ni etkisi altına alarak ciddi çevresel sorunlara yol açan müsilaj (deniz salyası) tehlikesi yeniden ortaya çıktı. İzmit Sahili’nde gözlemlenen kirlilik, sahil şeridinde yer yer müsilaj kümelerinin oluştuğunu gösteriyor. Aynı durum geçtiğimiz hafta Gebze Eskihisar bölgesinde de tespit edilmişti.
GEBZE’DE 10-15 METRE DERİNLİKTE MÜSİLAJ TESPİT EDİLDİ
Bilim insanları tarafından İzmit Körfezi’nde yapılan çalışmalarda, denizin 10-15 metre derinliklerinde kümelenmiş müsilaj tabakaları belirlendi. Müsilajın, rüzgar ve akıntılar nedeniyle batıdan doğuya doğru hareket ettiği ve Marmara Denizi'nin farklı bölgelerinde birikim gösterebileceği belirtildi.
MÜSİLAJ NEDİR VE NEDEN ZARARLIDIR?
Müsilaj, mikroskobik deniz canlıları olan fitoplanktonların aşırı çoğalmasıyla ortaya çıkan yapışkan bir organik madde tabakasıdır. Bu durum, genellikle deniz suyundaki sıcaklık artışı, kirlilik ve durgun su koşulları nedeniyle meydana gelir.
- Ekosisteme Zarar Verir: Deniz yüzeyini kaplayarak oksijen alışverişini engeller ve deniz canlılarının ölmesine neden olur.
- Ekonomik Etkiler: Balıkçılık ve turizm sektörünü olumsuz etkiler.
- Halk Sağlığı Riski: Deniz ürünlerinin kirlenmesine yol açarak insan sağlığını tehdit eder.
- Kötü Koku ve Görsel Kirlilik: Müsilaj, kıyı şeridinde kötü koku ve çevre kirliliğine neden olur.
“TÜM MARMARA DENİZİ İÇİN TEDBİRLER ALINMALI”
Konuyla ilgili açıklama yapan Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Aytekin Ergül, müsilajın Marmara Denizi genelinde bir tehdit oluşturduğunu belirtti. Ergül, şunları söyledi:
“10-15 metre derinlikte kümelenmiş halde müsilaj tabakaları gözlemledik. Rüzgar ve akıntıların etkisiyle müsilaj, Marmara Denizi’nin herhangi bir bölgesine taşınabilir. Bu nedenle, tüm Marmara Denizi’ni kapsayacak şekilde tedbirler alınmalı ve sürdürülebilir bir mücadele yürütülmelidir.”
“NÜFUS YOĞUNLUĞU VE ATIK DEŞARJLAR BÜYÜK ETKEN”
Prof. Dr. Ergül, Marmara Denizi’nin çevresinde nüfus yoğunluğunun artmasının ve evsel atıkların yeterince arıtılmadan denize deşarj edilmesinin müsilajın oluşumunda en önemli etkenlerden biri olduğunu ifade etti.
“Marmara Bölgesi’nin nüfusu 2021 yılında 25 milyondu. Ancak son TÜİK verilerine göre bu rakam 27,2 milyona yükseldi. Bu durum, evsel ve endüstriyel atık deşarjlarının artarak devam ettiğini gösteriyor. Bu yük, Marmara Denizi’nin ekosisteminin daha fazla taşıyamayacağı bir noktaya gelmiştir. Uzun vadeli çözümler için, demografik dağılımın dengelenmesi ve nüfus yoğunluğunun azaltılması gibi kapsamlı çalışmalar yapılmalıdır.”
MÜCADELE SÜRMELİ
Marmara Denizi’nin korunması için alınan tedbirlerin yeterli olmadığını vurgulayan Ergül, şu çağrıda bulundu:
“Denizin mevcut koşullarda özellikle çevresel yükü kaldıramadığını görüyoruz. Bu nedenle uzun vadeli planlar ve sürdürülebilir bir ekosistem yönetimi anlayışı ile bir an önce harekete geçilmelidir.”