Sırrı Süreyya Önder'in Ardından:  Kandıra Cezaevi'nde Geçirdiği Günlere Dair Anıları

Yakın zamanda hayatını kaybeden eski HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in Kandıra Cezaevi'nde yaşadığı çarpıcı deneyimler, siyasi tutukluların karşılaştığı koşullara ışık tutuyor.

Türk siyasetinin renkli ve sivri dilli isimlerinden, eski HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, 3 Mayıs 2025 tarihinde tedavi gördüğü İstanbul Florence Nightingale Hastanesi’nde yaşamını yitirdi.

Kalp rahatsızlığı nedeniyle 15 Nisan 2025 günü saat 22.41’de bilinci kapalı, solunumu durmuş ve kalbi durmuş halde ambulansla hastaneye getirilen Önder’e, acil olarak “Aort diseksiyonu” tanısıyla hayati bir operasyon yapıldı. Bentall prosedürü kapsamında aort kapağı ve çıkan aort değiştirildi; ayrıca tek damar by-pass ameliyatı da uygulandı.

Türk siyasetine hem sanatçı hem de siyasetçi kimliğiyle damga vuran Sırrı Süreyya Önder, Ameliyat sonrası yoğun bakım ünitesinde ECMO (kalp-akciğer destek cihazı) altında yaşam mücadelesi veren Önder’in hemodinamik durumu uzun süre stabil tutulmaya çalışıldı. Ancak operasyon sonrası gelişen ciddi komplikasyonlar sonucu çoklu organ yetmezliği gelişti. Tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan Önder 61 yaşında, 3 Mayıs saat 16.10’da hayata veda etti.

Sırrı Süreyya Önder, yaşamı boyunca barış, özgürlük ve ifade hakkı konularında verdiği mücadeleyle biliniyordu. Siyasi kariyeri boyunca sık sık iktidar tarafından hedef alınan Önder, 2018 yılında “örgüt propagandası” suçlamasıyla aldığı hapis cezası nedeniyle Kandıra F Tipi Cezaevi’nde yaklaşık bir yıl tutuklu kalmıştı.

 

Sırrı Süreyya Önder'den Kandıra Cezaevi Anıları:

"Tavuk Anatomisinde Böyle Bir Parça Yoktu"

Eski HDP Milletvekili Önder, Kandıra F Tipi Cezaevi'nde geçirdiği günlere dair çarpıcı anılarını anlatmıştı.

Eski HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Kandıra 1 No'lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda kaldığı süre boyunca yaşadıklarını esprili ve düşündürücü bir dille kamuoyuyla paylaşmıştı.

Cezaevi günlerini disiplinli bir yaşam düzeni içinde geçirdiğini söyleyen Önder, "Günü dörde bölmüş durumdayım. 6 saat uyku, 6 saat okuma, 6 saat volta, tefekkür, 6 saat da yazma… Bazen bu fasıllardan birinin hakkı ötekine geçtiğinde hemencecik af ilan ediyorum," ifadeleriyle dikkat çekmişti.

Cezaevi yemeklerinin kalitesine de mizahi bir dille değinen Önder, "Bir sene dolayında 2019’da yattım, haftada 1 kere tavuk çıkardı, hücrelerden bağırırdık birbirimize 'Elindeki tavuğun, tavuğun neresi olduğunu teşhis edebilen var mı?' diye. Bakıyorum, tavuğun anatomisinde böyle bir parça yok," demişti.

Kandıra Cezaevi'nde Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak ile birlikte senaryo çalışmaları da yaptığını belirten Önder, zindanı bir üretim alanına çevirdiklerini şu sözlerle aktarmıştı:

"Zindanlar yan gelip yatma yeri değil. Korkarım günün sonunda bizi buralara atanlar 'Keşke hiç atmasaymışız' diyecekler."