Türkiye’nin en büyük kitap fuarı kapılarını açtı
Türkiye’nin en büyük kültür fuarlarından biri olan Kocaeli Kitap Fuarı, 14. kez kapılarını açtı.
$ Dolar 34,2345 %0,28
€ Euro 37,6242 %-0,37
£ Sterlin 44,9287 %0,00
Altın $2.653,23 %-0,09
Gümüş 35,41 %0,77
Mutlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi “Bana bir Ak Parti klasiğinden bahset” deseler, sanırım zikzak politikaları olacaktır. Faiz konusunda daha birkaç ay önce, “Bu kardeşiniz iktidarda olduğu sürece faiz yükselemez, faiz devamlı düşecektir. Göreceksiniz enflasyon da faizle beraber düşecektir” diyen dünya geri vites lideri Sayın Erdoğan’dan 750 baz puanlık artışla faizin yüzde 25’e çıkarılması konusunda da zikzak anlamına gelecek bir NAS açıklaması beklemek, hepimizin hakkı olsa gerektir.
“HİCAP DUYMAZMISINIZ”
“Erdoğan’ın bilim dışı teorileri sebep, enflasyon sonuç” olduğu, artık görüldüğüne göre, memleketimize ve milletimize son iki yıldır ödetilen bedelin hesabını Sayın Erdoğan nasıl verecektir? Sormak lazım bunlara; bir inat uğruna milletimize kestiğiniz bu fatura vicdanınızı rahatsız etmiyor mu sizin? Millet, faiz düşürülürken de ve şimdi yükseltilirken de bedel öderken bir avuç azınlığa kur korumalı mevduatla faizin de faizini pompalamaktan sizler hiç mi hicap duymazsınız?
“NE ZAMAN FARKINA VARACAĞIZ”
Aslında birçok merkez bankası başkanını bu ekonomik kumar modeliyle harcayan ve dün söylediğini bugün unutan Erdoğan’ı gözleri kapalı destekleyen kardeşlerimizin de artık bir vicdan muhasebesine başlaması gerekmiyor mu? Bu sorgulamayan, eleştirmeyen, hatalarını görmezden gelen platonik aşkın bedelini bütün milletin ödediğinin ne zaman farkına varacağız?
“İŞ BİLMEZLİKLERİNİ 12 YILLIK KÜLFET FATURASI İLE İSPATLANMIŞTIR”
Ak Partinin uyguladığı bir büyük yanlış politika da Suriye politikasıdır. Üstlerine vazife imiş gibi Arap Baharı dolmuşuyla Suriye’ye demokrasi götürmeye çalışan, bu dolmuşla bölge ülkeleri ile ilişkileri dibe vurduran Erdoğan ve ekibi, Suriye’de de maalesef bir büyük kumara imza atmışlardır. Erbakan hoca Arap Baharı ile ilgili “Siyonizm at değiştiriyor” dediği süreçlerde, Amerika’ya güvenerek Emevi Camiinde namaz kılma hayalleri kuranlar, öngörüsüzlüklerini ve iş bilmezliklerini milletimize kestikleri 12 yıllık bir külfet faturasıyla ispatlamışlardır.
“ESAD İLE GÖRÜŞME EGZERSİZİ YAPIYORLAR”
Suriye’de iç savaş ortamı oluşmadan, gidişatı tersine çevirmek üzere Esad ile görüşmeye giden Saadet ekibine olmadık hakaretleri yapanlar, zalim ve katille görüşme suçlamasında bulunanlar, Esad ile asla görüşmem diyenler, geçen sürede zalimliği daha da tescillenmiş Esad ile bugün görüşme egzersizleri yapıyorlar. Ve uyguladıkları politikanın ülkemize zarardan başka hiçbir getirisi olmadığını kanıtlamış oluyorlar. Tarihin tozlu raflarına bir geri adım klasiği daha bırakmış oluyorlar. Birileri bizlere şunu açıklamak zorundadır. Desteklerimizle kurulan ve bugün yerinde yeller esen Özgür Suriye Ordusunun bir meşru yönetime savaş açmasıyla, PKK-PYD terör örgütlerinin Suriye desteğiyle Türkiye Cumhuriyetine savaş açması arasında Uluslararası hukuk açısından herhangi bir fark var mıdır? Başlangıçta yapılan yanlışların körüklediği ateş ortamından, kan ve gözyaşından kaçan sığınmacılarla, bugün kevgire dönüştürülen sınırlardan güle oynaya geçenler, hatta mahalle aralarına kamyonlarla boşaltılan sığınmacılar arasında fark olduğu açıktır.
“ GÖÇ ÜLKEMİZDE İSTİSMAR EDİLMİŞTİR”
Tarihin her döneminde gerek savaşlar, gerek kıtlık, gerekse coğrafi zorunluluklar dolayısıyla göç olagelmiştir. Ancak tarihte görülmemiş şekilde göç ülkemizde istismar edilmiştir. Döviz girdisi umudu ile yapılan geri kabul anlaşmalarıyla ülkemiz Avrupa’nın sığınmacı karakoluna dönüştürülmüştür. Nitelikli ve donanımlı sığınmacılar batılı ülkelere revan olurken, niteliksiz sığınmacılar işverenlerimizin kaçak çalıştırdığı ucuz köle pozisyonlarına konumlandırılmışlardır. Avrupa için şantaj, seçim sürecinde manipülasyon aracı, tuzu kuru işadamları için ucuz ve niteliksiz işgücü, milletimiz için de sosyal ve ekonomik bir bedele dönüşen sığınmacı politikası ülkemizi Avrupanın Ruandası yapmaktan başka bir sonuç doğurmayacaktır. Afganistan’dan gelen Amerikan işbirlikçisi göçmenlerin yarın bir işaretle şehirlerimizde büyük toplumsal huzursuzluk çıkarmayacağı garantisini kim verebilir?
“ERDOĞAN GARANTİSİNİ VEREBİLİR Mİ?”
ÖSO’nun ve diğer muhalif grupların dağılmasıyla Türkiye’ye gelen savaş makinelerinin yarın ülkemizde etnik çatışmaları provoke etmeyeceklerinin garantisini Erdoğan verebilir mi acaba? Sığınmacıların günde 460 doğurganlıkla önümüzdeki yıllarda ülkemizin demografik yapısına getirecekleri riskleri görmemek acaba hangi aklın eseridir? İngiltere ile imza altına alındığı söylenen geri kabul anlaşması, Erdoğan’ın “biz sığınmacıları Türkiye’de tuttuğumuz için Avrupa güven içinde” sözlerinin ete kemiğe bürünmüş hali midir? Ayrıca bu ifade, ülkemizin güven içinde olmadığının da açık bir itirafı değil midir?
“SAADET PARTİSİ OLARAK UYARILARIMIZA DEVAM EDEEĞİZ”
Buradan Ak Partililere seslenmek istiyorum. Vatandaş yaptıklarınızla seçim kazanmış olabilirsiniz belki ama güttüğünüz bu sığınmacı politikasıyla toplumun huzur ve barışına büyük yaralar açtığınızı umarım çok geçmeden anlarsınız. Bu güzelim memleketi, Araplar için darphaneye, Ruslar için keyifhaneye, Bulgarlar AVM’ye, Suriyeliler için doğumhaneye ve bizim için de tımarhaneye dönüştürdüğünüzü inşallah çok geçmeden fark edersiniz. Bu sığınmacı politikanızdan bir an önce vazgeçerek, acilen Suriyelilerin güvenle ülkelerine dönmeleri için akılcı politikalara geçiniz. Bu akılcı zeminin işler kılınması için Saadet Partisi olarak uyarılarımıza devam edeceğimizi buradan ilan ediyor, basın toplantımıza katılımlarınız için sizlere teşekkür ediyorum. “