
Tüpraş'ta Kazan Kaynıyor:
Kocaeli Tüpraş işçileri, eylemlerin 3. gününde de üretimi yavaşlatma eylemini kararlılıkla sürdürdü. İşçilere desteğini bire bir gösteren Milletvekili İskender Bayhan, Tüpraş’ın 20 yıldır işçinin hakkını nasıl sömürdüğünün hesabını sordu.
Kocaeli Tüpraş’ta toplu iş sözleşmelerinin işçi yararına bir sonuca varmamasının ardından eylem başlatan işçiler, bu sabah da iş bırakma eylemini sürdürdü. İki saat iş bırakan, bazı birimlerde ise tamamen üretimi durduran işçiler, işveren haklarını verene kadar eylemi sürdüreceklerini vurguladı.
Rafineri önünde başlayan iş bırakma eylemine Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, Genel Merkez Yöneticisi Arzu Erkan ve İl Başkanı İlhami Şahbaz da katılarak işçilere destek verdi. İşçiler, eylemlerini kararlılıkla sürdüreceklerini belirterek işverenin bir an önce yeniden masaya oturmasını ve taleplerini dikkate almasını istedi.
İstanbul’da dün meydana gelen Kocaeli'de de hissedilen deprem sırasında dahi evlerine dönmeden görevlerinin başında kaldıklarını söyleyen işçiler, “Böylesi zorlu koşullarda gösterdiğimiz çabanın karşılığı, yoksulluk sınırına yakın ücretlerle çalışmak olmamalı,” ifadelerini kullandı.
İşçilerin başlattığı eyleme destek veren Milletvekili İskender Bayhan, Tüpraş’ın internet sitesinden alıntıladığı bir metni okuyarak şunları dile getirdi:
“Etik ilkeler ve insan odaklı kalkınma olarak yazmışlar. ‘Topluluğumuzun kurucusu Vehbi Koç önderliğinde oluşan düşünce, hepimiz için ahlak kurallarına daima uymak ilkemizdir’ diyor. Şimdi ben bunu sitesine yazan Koç Holding’e seslenmek istiyorum: Yaklaşık 20 yıldır özelleştirilmeye çalışılan Tüpraş işçisi ne kaybetti, ne kazandı, bunu da yan yana yazın. Ne kadar adil olduğunuzu görelim. Bu ülkenin işçilerinin kafası boş, karnı tok değil. Böyle cafcaflı cümlelerle gerçeği değiştiremezsiniz.”
“ALTIN VARAKLI SALONLARINIZDAN ÇIKIN, TÜPRAŞ’A GELİN”
“Size buradan öneriyorum: Her ay Tüpraş işçisinin size sağladığı kârı yazın. Buna rağmen, Tüpraş işçisinin taban fiyatını da yazın. İşte adaletiniz de ahlakınız da budur. Ben buradan Vedat Işık’a sesleniyorum. Kendisi diyor ki: ‘Evinizden girerken stresinizi paspas altına bırakın.’ Yahu, sen koca Çalışma Bakanısın! Bu ülkede bir tane bile sonuçlanmadan biten toplu iş sözleşmesi yok, iş güvencesi yok. Bütün bu koşullarda hâlâ Tüpraş işçisine diyorsunuz ki, ‘Ücretleriniz yeterli.’ Size buradan bir kez daha Tüpraş’tan sesleniyorum: O altın varaklı salonlarda memleket kurtaranlara, başta da Çalışma Bakanı Vedat Işık’a sesleniyorum: Bu işçilerin size fedakârlık yapacak ne gücü ne sabrı kaldı!”
“ÇALIŞMA BAKANINA SESLENİYORUM”
“Bu toplu sözleşme sürecinde Koç’un en büyük dayanağı, Yüksek Hakem Kurulu’nu oluşturan 9 kişilik bir kurum. Orada işçiler ve emekçiler adına gerçekten haklı bir karar yok. Bizim o Yüksek ‘Şike’ Kurulu’nu dağıtın! Burası, bu ülkenin işçisine ve emeğine büyük adaletsizliğin yapıldığı yerdir. Buradan bir kez daha Çalışma Bakanı’na sesleniyorum: Toplu iğnenin ucu kadar işçinin emeğine saygın varsa, Kırıkkale’ye git, İzmir’e git, Kocaeli’ye gel. Ama sen bunu yapmayacaksın, biliyorum. Sana buradan bir kez daha söylüyorum: Sen sermayenin Çalışma Bakanısın; işçilerin, emekçilerin değil. Sen sömürücülerin Çalışma Bakanısın!”
“EMEKÇİNİN YANINDAYIZ”
“İşçilerin, emekçilerin yanındayız demiyorum; biz işçinin, emekçinin kendisiyiz. İşçinin milletvekiliyiz diyorum. Siz diyorsunuz ki: ‘Sermaye düşmanlığı, zenginlik düşmanlığı yapıyorsunuz.’ Siz ne kadar işçi, emekçi düşmanıysanız; siz ne kadar zenginlik, sömürü dostuysanız; biz de o kadar zenginlik düşmanıyız!” dedi.