Böyle Olmamalıydı!

01 Temmuz 2025 10:33
Son köşe yazımı yazdıktan sonra yoğun bir iki gün geçirdim. Tabii ki ülkemin gidişatındaki olumsuzluklar asla aklımdan çıkmıyordu. 29 Haziran Cumartesi günü evimdeydim. Sorarsanız TV izliyordum ama kafamda deli sorular vardı ve yazmaya başladım.

Beni de, bütün olumsuzluklara rağmen ayakta tutan şey; ellerimizle, oylarımızla mahvettiğimiz ülkemizin ve nesillerimizin, bu Türkiye’ye yakışmayan deli gömleğini çocuklarımıza bırakma endişesidir. Bu endişe, beni ve benim gibi vatanseverleri kahrediyor.

Asla oy verip sebep olmamama rağmen, milli iradeye saygımızdan ve devlete bağlılığımızdan her türlü vatandaşlık görevini yerine getirmiş bir birey olarak, iktidarın her geçen gün –istisnalar hariç– ülkemizde ne kadar asalak, sözde milliyetçi, lafta Müslüman beleşçi tiplerin iktidarı haline dönüştüğünü görmek beni çok tedirgin ediyor. Sanırsın İsviçre, Almanya vs. Avrupa ülkesi olmuşçasına savunuyorlar.

Bir türlü anlamıyorum; nasıl halkın teveccühü ile iktidar olan insanlar, bu asalaklara bu denli muhtaç ve bağımlı olabiliyorlar? İnanamıyorum. Gün geçmiyor ki yaşadığımız bu cennet ülkenin havasına, suyuna, dağına, tepesine, deresine, ormanına zarar verilmesin… Eskiden işleyen devlet düzeni altüst edilip telafisi mümkün olmayan yaralar açıldığını nasıl görmezler, aklım almıyor. Düne kadar “çivi dahi çakılamaz” denen yerlerin talanına, geleceğine yapılan saldırılar beni ve benim gibi vatanseverleri çok üzüyor.

Bana kimse, ülkemizi yöneten insanların bile isteye insanlarına bu kötülükleri yaptıklarını anlatmasın; inanmam. Daha büyük, daha organize bir kötülükle baş başayız gibi geliyor. Büyük bir faşist emperyal saldırı altındayız.

İmkansızı başarıp ülkemizi parçalayan işgalci güçler; Büyük Atamız ve arkadaşlarının Kurtuluş Savaşı’nda yedirdiği o sopayı hazmedemeyenler… Başta İngiltere ve Yunanistan olmak üzere, işgal kuvvetlerinin bu –onlar için yenilgi, bizim için büyük zafer olan– dönemi unutmadıklarını, uygun ortam bulduklarında ise bizi, yani dünyadaki tek bağımsız, tek özgür, medeni Müslüman ülkeyi içlerine sindiremediklerini düşünüyorum. Bugün yaşadıklarımızın baş kahramanları onlardır. İnşallah bizi yönetenler bu emperyal oyunu bir an önce görür ve gereğini yapar. Ben her şeye rağmen hala inancımı koruyor, umut etmek istiyorum.

Kriminal tiplerin, alıştıkları belediyelerden limitsiz soygun gibi inanılmaz karlarla aldıkları işleri alamayınca CHP’li politikacılara ve bürokratlara iftiraya sarılıp, ülkemizin değerlerinin tek tek hapse atılmasını, yetmiyormuş gibi o insanlara eziyet edilmesini oyunun bir parçası olarak görüyorum.

Fakat yine söylüyorum; bu yapılan baskılar, muhalefet partilerine –başta CHP’ye– kurulan kumpaslar, tam da Kurtuluş Savaşı’nda denize döktüklerimizin ellerini ovuşturup bünyemizi zayıflatmasından başka bir işe yaramayacaktır. Bunu adım gibi biliyorum. Ama tekrar ediyorum: Başka Türkiye yok! Biz öyle kendimize vatan arayacak bir Afganistan, bir Suriye değiliz. Bunu biliyor, son kertede yaşanan olumsuzlukların sona ereceğini umut ediyorum.

Tüm dostlara sağlık dolu bir hafta diliyorum. Ülkemiz için en büyük tehlike, başta yazdığım gibi; iktidara yapışmış, sülük misali, hiçbir üretkenliği, liyakati olmayan bu beleşçi asalaklardır. Bu asalaklardan kurtulduğumuz gün hem iktidar, hem hazine, hem de bu hazineyi oluşturan, vergi veren memleketimizin güzel insanları kurtulacaktır.

Bu bereketli topraklarda sıkıntı çekmek ancak aklı, ilmi, bilimi yok saymakla olur.

Nokta.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazarın tüm yazıları
emel durak masaüstü
efe vinç
kaan uçar masaüstü
bemove beyza erenkaya masaüstü
noıx masaustu
X