Hayatımızın Sahibi Kim !
Murat Tolunay

BU ŞANSI KAÇIRMAYIN!

31 Ocak 2025 15:47
Sigmund Freud’un şu sözleriyle başlamak istiyorum: “Sanat, çocukluk tecrübelerinin büyüklüğe aktarılmasıdır.” 1856-1939 yılları arasında yaşamış olan Freud’un da çocukluk ve gençlik dönemleri pek kolay geçmemiştir.

Peki, bizler kendi yaşam tecrübelerimize baktığımızda neler görüyoruz? Her birimizin olumlu ya da olumsuz cevapları olacaktır. Ancak, hem kendimize hem de ailemize haksızlık yapmayalım. Onlar da zamanında ellerinden geleni yaptılar. O dönem için sahip oldukları tecrübe ve bilgiyle en iyisini sunmaya çalıştılar. Fakat bizler bugün daha bilinçliyiz ve ebeveynlik konusunda hatalar yapmaya devam etmiyor muyuz?

Ebeveynlik ve Çocukluk Yaraları

Özellikle parçalanmış ailelerde büyüyen çocukların yaşadığı zorlukları anlatmaya gerek yok. Ebeveynler olarak eş olarak kalamasak da, anne ve babalık sorumluluğumuzdan vazgeçemeyiz. Çocuklarımıza zarar vermemeli, onları duygusal anlamda ihmal etmemeliyiz. Sağlıklı aile yapısını oluşturmak kolay değildir ve geçmişte ailelerimiz bunun farkında değildi. Ancak, çocuklarımızın koşulsuz sevgiye ihtiyacı var. Eğer bu sevgiyi bizden alamazlarsa, dışarıdan karşılayacakları kişileri bulacaklardır. Bu da onların ruhsal dünyasında büyük hasarlara yol açabilir. Bu yüzden önce kendi çocukluk yaralarımızı iyileştirmeliyiz.

Kendi Farkındalığımızı Oluşturmak

Son yıllarda psikolojimizin ne denli sarsıldığını hepimiz fark ettik. Pandemi ve sonrasında yaşanan süreçler, hayatın anlamını sorgulamamıza neden oldu. Kendimize şu soruları sormalıyız:

Nasıl bir hayatı hak ediyorum ve nasıl yaşıyorum?

Benim hayatımda pişmanlıklarım olabilir, ancak şimdi eşime, çocuklarıma nasıl davranıyorum?

Yanlışlarımı düzeltmek için gerçekten çaba gösteriyor muyum?

En önemli soru: Kendimle yüzleşmeye ve iyileşmeye ne kadar hazırım?

Freud’un da belirttiği gibi, çocukluk tecrübelerimiz hayatımızı şekillendirir. Bu tecrübelerin içinde hem acı hem mutluluk vardır. Keşke ailelerimiz bizlere farkındalıklı ebeveynlik yapabilseydi. Ancak, geçmişi değiştiremeyiz. Önemli olan, şimdi ne yapacağımızdır. Gülseren Budayıcıoğlu’nun Kral Kaybederse kitabını okuduğumda, terapi sürecimin ortalarındaydım. Kitap, bana kendi geçmişimle yüzleşme cesareti verdi. Eksik yanlarımla yüzleşip hayatımı yeniden inşa etmeye başladım.

Geçmişle Yüzleşmek ve Kendini Affetmek

Ailelerimizden uzakta büyümüş olabiliriz, ancak geçmişe gidip çocukluk halimize acımak yerine, ebeveynlerimizle yüzleşmeliyiz. Karşılıklı konuşarak, yıllarca içimizde biriken duyguları paylaşmalıyız. Belki başta üzücü olacak, ancak bu farkındalık zamanla yaralarımızı iyileştirecektir.

Çocukken yaramaz bir çocuk olduğumu söylerlerdi. Yaz tatillerim macera dolu geçerdi. Erzincan’da annemden çokça dayak yediğim olurdu. O zamanlar ebeveynlerimizin elinde çocuk yetiştirme üzerine rehber kitaplar yoktu. “Dayak cennetten çıkmadır” sözüyle büyüdük. Ancak bugün kendi çocuklarımızın üzerine titrerken, bazen onları ihmal ettiğimizi de biliyoruz. Ömrümüzün ne kadar olduğunu bilmeden, sağlıklı ve bilinçli bir hayat sürmeye çalışıyoruz.

Ebeveynlik ve Değişim Süreci

Ben de bir kız babasıyım. Geçmişte ebeveynlerimin sevgiyi göstermekte yetersiz kaldıklarının farkındaydım. Evlenip çocuk sahibi olduğumuzda, içimizdeki gerçek kişilikle yüzleşiriz. Çocuklukta yaşadığımız zehirli davranışların okları evliliğimizde ve ebeveynliğimizde ortaya çıkar. Ancak bu döngüyü kırabiliriz. Başlıkta da belirttiğim gibi, “Bu şansı kaçırmayın!”

Çocuklarımız bizim tapulu malımız değildir. Onlar bireylerdir ve belli bir yaşa kadar yanlarında olabiliriz. Toplum olarak ebeveynlik konusunda ne yazık ki sınıfta kaldık. Ancak şimdi farkındalık oluşturup hayatımızda yeni bir sayfa açabiliriz.

Hayatımızı Değiştirmek İçin Atılacak Adımlar

Kızımın varlığı, hayatımı yeniden inşa etmemde büyük bir rol oynadı. Onunla birlikte, kalan ömrümde kaliteli anılar biriktirmek istiyorum. Ancak bu noktaya gelene kadar ağır bedeller ödedim. Sağlığım elden gitmeden önce şu değişiklikleri hayatıma kattım:

“Hayır” demeyi öğrendim ve dünyam değişti.

Sağlığıma kavuştum.

Sınırlar koymayı öğrendim.

Sağlıklı yaşamayı benimsedim.

Hayatıma değer katacak işler yapmaya başladım.

Anlamlı bir yaşam oluşturmaya çalıştım.

Kızımla kaliteli zaman geçirmeye özen gösterdim.

Geçmişimi şifalandırdım ve kendime kızmak yerine affetmeyi seçtim.

Kalan ömrümü nasıl yaşamak istediğimi belirledim.

Son Söz

Sağlığımız çok değerli. Hatalı olduğumuzda, yanlış yaptığımızda ve durmamız gereken yerde vücudumuz bize uyarılar verir. İç sesimize kulak verelim. Mutsuz olduğumuz yerde kendimizi ve ömrümüzü tüketmeyelim. Hayat bize her zaman bir şans daha verir. Bu şansı kaçırmayalım. Gerçek sevgi, ruhsal iyileşmeyle başlar.

1600’lü yıllarda yaşamış Fransız edebiyatçı Madame De Scudery’nin şu sözüyle bitirmek isterim:

“İnsan sevmeye başladığında, yaşamaya başlar.”

YORUMLAR
  • Toplam 2 yorum
Hasan Dursun 21:42 - 14 Şubat 2025

tebrikler guzel yazilar

0 Beğenmedim
Meltem 19:08 - 04 Şubat 2025

Hocam yazılarınızi beğeniyle takip ediyorum kendi fatkindalik yolculuğunuzla bizlere ışık tutuyorsunuz teşekkür ederim

0 Beğenmedim

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazarın tüm yazıları
hüseyin gülister
bemove beyza erenkaya masaüstü
nutat masaüstü
kaan uçar masaüstü
X