Orda Bir Köy Var,Uzakta!...
Merhaba güzel yürekli okurlar,
Umarım geçen haftanızı sağlıkla geçirmişsinizdir. Belki de serzenişlerimiz olmuştur. Ama hayatın içinde her şeyin huzurla gitmediği zamanlardan geçiyoruz. Yine de arada bir durup derin bir nefes almalı ve sonra yeniden hayatın içinde olmaya devam etmeliyiz. Kolay olmayacak ama sorumluluklarımızın farkındaysak, yaşananların akışında hayatta kalmaya devam etmeliyiz.
Zaman, hayatımızla birlikte hızla geçiyor. Zaman akıp giderken, bizi de beraberinde sürüklüyor. Artık hayatımızda bazı şeylerin berraklaşmasını istiyoruz. Hemen hemen herkes, hayalini kurduğu hayatı yaşamak ister. Ancak bunun gerçekleşmesi için olumlu düşünmek ve somut adımlar atmak gerekirken, çoğu zaman sadece bahaneler üretip, gerçekleşmemesi için şikayetler sıralıyoruz. Belki de yaşadıklarımız içinde mutluluk anlarını görmezden gelip, mutluluğun da zaman gibi yanımızdan hızla geçip gitmesine seyirci kalıyoruz.
Bugün size gerçek yaşanmış ve halen yaşanmakta olan bir hikâyeyle başlamak istiyorum. Öncelikle aşağıdaki şiiri gördüğümüzde yüzümüzde bir tebessüm oluşacağını düşünüyorum. 1927 yılında kaleme alınmış ve 1967’de aramızdan ayrılmış olan Ahmet Kutsi Tecer’in yazdığı bu değerli şiir için kendisine minnetle teşekkür ediyoruz.
Ben 14 yaşıma kadar her yaz tatilinde mutlaka teyzemlerin dağ köylerine giderdim. O zamanlar Doğu’daki köylerde hayat vardı. Bingöl ve Tunceli’ye bağlı dağ köyleriydi. O zamanlar arabalar köylere çıkmazdı, kasaba merkezine kadar giderdi. Sonrasında ya atlar ya da katırlarla yola devam edilirdi. Çoğunlukla da yürünürdü. Bazen şehirden getirilen çuval çuval şeker ve erzaklar öküzlerin çektiği kağnı arabalarıyla köye taşınırdı.
Hâlâ zaman zaman kendimi o günlerin ruhuna dalmış halde buluyorum. O zamanların yaşanmışlıklarını özlüyor, güzel hayallerle tekrar o dağlara gidiyor ve kendimi inanılmaz mutlu hissediyorum. Teyze çocuklarıyla sabahın erken saatlerinde 200'den fazla koyun ve keçiyi dağlara doğru götürürdük.
Daha güneş yeni doğarken, dağın en yüksek noktasına ulaştığımızda altın sarısı ışıklarıyla bizi karşılayan o muazzam manzara hâlâ gözümün önündedir. Aşağıdaki şiiri şarkı haline getiren Ali Rıza Binboğa’yı radyodan defalarca dinlerdik. O zamanlar köyde dilimden düşmezdi. Erzincan’a döndüğümde de köyü özlediğimde şiiri okur, hayaller kurardım.
Sanki bütün dağlar, yaylalar, ormanlar, ırmaklar, kuzular, koyunlar, inekler ve atlarla olan koşuşturmalarla her yaz bir hikâyem olurdu. Çocukken bu hikâyelerin ileriki yıllarda bizde bir özleme dönüşeceğini nereden bilebilirdik ki? Her şeyin hep aynı kalacağını zannederdik.
Yaklaşık 7-8 yıl önce, hayatımı yeniden düzenlemeye başladığım sırada, tekrar köye gitme planları kuruyordum. Tam da o sırada öğretmen olan teyze kızımın görev yaptığı köy okulunun Facebook sayfasında okulun resimlerini, çocukların doğal hallerini ve dağ manzaralarını görünce derin hisler uyandı. Ancak okulun dış görünüşü oldukça kötüydü. Teyze kızımla iletişime geçtim, okul ve sınıfın iç durumu hakkında bilgi aldım. Okulda toplam 25 karma öğrenci vardı. Okulun bakımı yıllardır yardımlar ve bağışlarla bir şekilde sürdürülüyordu.
Benim "Köy Çocukları Okul Projesi" fikrim bu okul ile hayat buldu. Gönül dostlarımla aramızda topladığımız bütçeyle okulu onardık. Çocukları ve öğretmenleri mutlu ettiğimizde, biz de faydalı bir işin içinde olduğumuz için çok mutlu olduk. Tüm arkadaşlar bu projeye katıldıkları için birbirlerine teşekkür etti.
Şiirde dendiği gibi:
“Belki o köye gidemiyoruz ama orada bir köy var, uzakta… O köy bizim köyümüzdür.”
Ve bu güzel çocuklar, gelecekte bu güzel köylerin ve memleketimizin umudu, ışığı olacaktır.
Benim de 2018’de başlayan bu güzel dayanışma hikâyem tam 6 yıldır devam ediyor. “Köydeki Çocuklar Okusun” projemizle birlikte ihtiyaç sahibi çocuklarımıza eğitim desteği vermeye devam ediyoruz. Yılda iki defa, gönül dostlarımızla topladığımız bütçelerle bizzat köylere gidiyor, öğretmen arkadaşlarımız ve köy muhtarları aracılığıyla güzel dostluklar kuruyoruz.
Bitlis ve Tatvan’daki çok özel insanlarla tanışıp kalıcı dostluklar edindik. Bazen her şey uzaktaymış gibi gelir ama aslında her şey bir o kadar yakınımızdadır.
Biz istersek, güzel bir hikâye daha yazabiliriz.
Bir şeyleri değiştirmek için ille de büyük güçlere gerek yok. Yürekten gelen bir niyetin, dostlukların ve inancın neleri değiştirebileceğini ben ve dostlarım yaşadık.
Siz de yaşayabilirsiniz.
Neden senin de bir hikâyen olmasın, o uzak köylerdeki güzel çocuklarla?
ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA
Orda bir köy var, uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür.
Orda bir ev var, uzakta,
O ev bizim evimizdir.
Yatmasak da, kalkmasak da
O ev bizim evimizdir.
Orda bir ses var, uzakta,
O ses bizim sesimizdir.
Duymasak da, tınmasak da
O ses bizim sesimizdir.
Orda bir dağ var, uzakta,
O dağ bizim dağımızdır.
İnmesek de, çıkmasak da
O dağ bizim dağımızdır.
Orda bir yol var, uzakta,
O yol bizim yolumuzdur.
Dönmesek de, varmasak da
O yol bizim yolumuzdur.
Ahmet Kutsi TECER
- Toplam 2 yorum

Murat Tolunay 12:39 - 11 Nisan 2025
Yorum bırakan sevgili okurlarımıza teşekkürler.

Zuhal 01:16 - 11 Nisan 2025
Yazınızı okurken çocukluk anılarım bir bir gözümün önüne geldi. Köy yaşamının sade ama derin izlerini yeniden hissettim. O kokular, o duygular ne kadar tanıdık… Bu anıların sizde bir yardım projesine dönüşmesi ise ayrıca çok anlamlı. Hem duygulandırdınız, hem düşündürdünüz, hem de başkalarına umut oldunuz. Kaleminize ve yüreğinize sağlık
YAZARIN DİĞER YAZILARI
- Ben İstersem Değişebilirim! 04 Nisan 2025 Cuma
- Yaşamaktan Korkma!.. 28 Mart 2025 Cuma
- Unuttuğumu Unuttum! 14 Mart 2025 Cuma
- Sağlıklı bireylerden, sağlıklı topluma geçiş farkındalıkla başlar 08 Mart 2025 Cumartesi
- Sağlıklı olmak değişim demektir 01 Mart 2025 Cumartesi
- Büyük mucize küçük bir adımla başladı 21 Şubat 2025 Cuma
- Elimden Tutar Mısın! 14 Şubat 2025 Cuma
- Durun ve Nefes Alın! 07 Şubat 2025 Cuma
- BU ŞANSI KAÇIRMAYIN! 31 Ocak 2025 Cuma
- Kalbimizin Doktoru Kim? 24 Ocak 2025 Cuma